Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KENDİNE SAYGINI KAYBETME

  KENDİNE SAYGINI KAYBETME   Neyi istediğini hatırla. Hedefine ulaştığında şu anına sebep olanlar yanında olmak için çabalayacaklar. Vazgeçme. Sen çok fazla engel aştın. Bu kadar emek vermişken başkalarının hırsıyla kendini üzme. Sıfırdan alıp büyüttüğün her şeyi yerle bir etmek mi istiyorlar? Tamam, bırak ne yaparlarsa yapsınlar. Savaşma. Doğru budur ama deme. Bırak herkes düşündüğüyle kalsın. Unutma sen en dipten çıktın ve kendi tırnaklarınla kazıyarak, tırmanarak yolu yarıladın bile. Zirveye bu kadar yakınken onların seni aşağı çekmesine izin verme. Değer mi bugününü mahvetmeye? Değer mi şu an gözünden dökülen yaşlara? Değer mi kendini yalnızlaştırıp duvarlar arasına kapatmaya? Bu yolda yalnızsın. Yoruldun biliyorum, görmezden gelmekten, alttan almaktan… Belirsizliğin seni yok etmesine izin verme. Lütfen mutlu olmaya çalış. Hayattaki sınavların hiç bitmeyecek. Canını acıtacaklar, seni bir hiç gibi görecekler ve öyle de hissettirecekler. Ne yaparsan yap yargılayacaklar. Bunla

YIL DÖNÜMÜ

 YIL DÖNÜMÜ The About Time Theme // Nick Laird-Clowes 2022.10.03 -22:40 Geçen yıl bugün: Eski ve daimi patronumun güzel dilekleriyle ertesi günü beklemeye koyulmuştum. Kıyafetlerimi, ayakkabımı her şeyi geceden hazırlayıp sabahın olmasını bekledim. Çok erken saatte uyanıp hazırlanmaya başladım. Trafiğe yakalanmamak için erkenden taksi çağırdım. Yol çok güzeldi. J Taksiden inip başımı o büyük iş merkezinin son katını görene kadar gökyüzüne kaldırdım. Derin bir nefes ve oradayım. Günler önce yazdığım o nottaki hayalim gerçekleşmişti. (18.09.2021) Oradaydım. (04.10.2021) 2016 Aralık ayında o yollardan geçerken yıllar sonra aynı yerde nefes alacağımı hayal ederdim ama gerçekleşeceğini tahmin edemezdim. (tabi o zamanlar Sandoz/Novartis’in kapısından içeri giriyordum). Geçen yıl bugün rahat rahat bir yere oturamıyordum bile. Yaralarım ve ağrılarım canımı derin derin acıtıyordu. Hayatıma açılan yeni kapı onları da iyileştirdi çabucak. Beni tanıyanlar, yanımda olanlar iyi b

NASILSINIZ?

Jozefina-Kill This Love // 04.09.2022 NASILSINIZ? Derin bir nefes al. Üç saniyede al, altı saniyede yavaş yavaş ver. Gözlerini kapa. Dileğini geçir içinden. Elini kalbine koy ve nefesinde dileğini hisset. Şimdi aç gözlerini. Olmuş bil ve şükret. Ne değişti? Aynı evrene bakmaya devam ediyorsun değil mi? Peki hislerin, zihnin? Aynı değil. Çünkü artık umudun var. Olmasını isterken çok derin hissetmek gerekiyor ve olmuş bilip önüne bakıyorsun. Bu kadar. Peki vazgeçmek, kurtulmak istemek neden bu kadar zor? 21 gün kuralları, zihin savaşları, düşünmeme teknikleri, bilinçaltı temizlikleri, yok aile dizilimi bilmem ne… NEDEN?! Kördüğüm olan ipi açıp gerip, üstünde yürümek gibi. Her an düşecek hissi. Tamam diyorsun bu sefer oluyor, kurtuluş yakın, ışık, aydınlık bir şeyler var belli. Koşuyorsun da oraya doğru. Ama yok olmuyor. Sonra dört elle sarılıyorsun işine. Beynin, zihnin işle dolsun da hiçbir şey gelmesin aklına. Çünkü gelecek olan her neyse acıtacak biliyorsun. Kaçıyors

DUR DUVARI

  Kodaline: High Hopes 🎶 – 23:54 Sonunda klavyenin başındayım. Yazımı gecenin bir yarısı yazdığım için görmekte zorlanıyorum. Ilasik lazer ameliyatı olduğumdan beri gece ışıkları gözlerimi rahatsız etmeye başladı. Ama tabi ki de uzun süredir yazmamamın bahanesi bu değil J Yine çok zorlandım. Çok şey var dile getirmek istediğim. Fakat hayatta en sevmediğim şey kendimi, duygularımı deşifre etmek. Açık olmaktan korktuğum için belki de uzak durdum yazmaktan. Bilmiyorum. Hani hayatınızda her şey mükemmeldir ve bir şey vardır sizi atacağınız adımlardan alıkoyan. Bir iç ses, bir dur duvarı. “Dur duvarı” bunu sevdiim J işte ben o duvara çarptım her seferinde. Şöyle dedim kendime: “hande otur şükret, yazmak için dert mi arıyorsun” J . Malum mutluluğa çabuk nazar değer korkusuyla mutluyum diye çığlık da atamadım. Bilmiyorum işte yapamadım. Değişen çok bir şey olmadı aslında. Kendimle kahve ve şarap içmeye devam ettim. En lezzetli salataları yaptım kendime. En güzel kitapları sesli sesli

KARBON AYAKİZİ İSRAFI OLDUĞUMU DÜŞÜNÜRKEN...

  Pachelbel- Canon in D 🎶 Haftanın ilk günü. Yine müthiş mutlu uyandım. Mutlu mutlu hazırlandım. Koşarak durağa gittim. Servise 2 dakika geç kaldım J en sevdiğim şarkıyı dinleyerek ofise geldim. Yine ilk ben geldim. (ilk baş, birinci benim J ) Çiçeklerimize selam verdim. (Köklerini eşeleye eşeleye yeniden can verdik onlara).   Ha bir de öylesine çekirdeğini savurduğum ve sonrasında fide veren biberlerimize. Masamı hazırladım. Günün ilk kahvesini ellerimle yaptım, çantamdan sabahın en erken saatinde üşenmeden hazırladığım sandviçimi çıkardım günün ilk çayı için J Pachelbel- Canon in D ‘yi de açtım. Solumdaki kocaman pencereme doğru sonsuzluk manzarama son bir bakış.. Ve evet vakit geldi mesai başlasın :D Tam bir karbon ayak izi israfı olduğumu düşünürken bugün kendi kendimin göğsünü kabartıyorum. ** Haftanın üçüncü günü. İlk gün nasılsa bugün de öyle başladım güne. Ve yazımı yeniden kaleme almaya başladım. Böyle güzel oluyor, günlüğüm gibisiniz. Beynimin içinde vır vır eden zi

SAVAŞ ya da KAÇ

  SAVAŞ ya da KAÇ 06.04.2022-12:25 Tom Odell-Another Love   Geçen gün babam Charles Bukowski ‘nin “Seçilmiş bir yalnızlık insanın sahip olabileceği en büyük lükstür” sözünü gönderdi nasılsın mesajında. Seçtiğim bir tek başınalığa sahip olduğumu biliyorum ama yalnızlık… 2021 benim için tam bir kıyım yılıydı. Düştüm ve ben ayaklanıp kalkana kadar kimseye bir şey belli etmedim. Onlar kalkıp koşmaya başladığımı gördüklerinde ben hiç arkama bakmak istemedim. Beni yakalamasınlar diye daha hızlı daha büyük adımlar attım. Çünkü yakalanırsam o naif tebessümü göreceklerdi yine. Ayak seslerim yankılanana kadar daha sert bastım. “Handiş” diye seslenmeleri bile duymazdan geldim. Bunu hak etmeyen herkesten kaçtım. Sahip olduğum şeyin adı seçilmiş bir yalnızlıksa evet isteyerek yaptım. Yazımın tam bu kısmında Tom Odell’ın şu sözlerini duyuyorum: “i wanna cry and i wanna love, but all my tears have been used up” … Yalnızken çok çalışmayı öğrendim. Daha çok bilgi kaydediyorum beynime. Daha çok okuyorum

AMAÇ=BEN

  13.03.2022 – 12:51 Chip Taylor- On the Radio🎶 Karlı bir İstanbul Pazarı. İnanamayacaksınız ama aylardan Mart. Akdeniz insanı olarak soğuğa alışık olmayan ben ilkbaharda kar’ı izliyorum J Peluş battaniyem, bilgisayarım, manzaram ve müziğimle… 5,25 miyop-astigmat gözlüklerim de bana eşlik ediyor. Gözlüklerim ve lenslerim olmadan dünyayı göremiyorum. 10 yaşımdan beri hayata onların yardımıyla bakıyorum J  (İçinizden, e sen körmüşsün hande dediğinizi duyuyorum, lütfen konuşun alınmıyorum J  ) Son 10 günde garip bir şey oldu. Kendimle savaştığım şeyler yok olmaya başladı. Hesaplaşmam bitmiş gibi. Halbuki ne çok mücadele etmiştim, sayısız kitap okuyup, dakikalarca meditasyon yapmıştım. Umarım zihnim beni kandırmıyordur. İnsan, zamanı geldi mi diye soruyor kendine. Çünkü biliyorsun ki bu ilk zafer değil. Duygu çok tanıdık ve doğru zaman gelince yine o his. Başta biraz huysuzlanman oluyor. Ama derin nefesinle sakinliğin üzerine iniveriyor. Kafan bedenine ağırlık yapmıyor artık. Gördüklerin