13.03.2022 – 12:51
Chip Taylor- On the Radio🎶
Karlı bir İstanbul Pazarı. İnanamayacaksınız ama aylardan Mart. Akdeniz insanı olarak soğuğa alışık olmayan ben ilkbaharda kar’ı izliyorumJ
Peluş battaniyem, bilgisayarım, manzaram ve müziğimle… 5,25 miyop-astigmat gözlüklerim de bana eşlik ediyor. Gözlüklerim ve lenslerim olmadan dünyayı göremiyorum. 10 yaşımdan beri hayata onların yardımıyla bakıyorumJ (İçinizden, e sen körmüşsün hande dediğinizi duyuyorum, lütfen konuşun alınmıyorumJ )
Son 10 günde garip bir şey oldu. Kendimle savaştığım şeyler yok olmaya başladı. Hesaplaşmam bitmiş gibi. Halbuki ne çok mücadele etmiştim, sayısız kitap okuyup, dakikalarca meditasyon yapmıştım. Umarım zihnim beni kandırmıyordur.
İnsan, zamanı geldi mi diye soruyor kendine.
Çünkü biliyorsun ki bu ilk zafer değil. Duygu çok tanıdık ve doğru zaman gelince yine o his. Başta biraz huysuzlanman oluyor. Ama derin nefesinle sakinliğin üzerine iniveriyor. Kafan bedenine ağırlık yapmıyor artık. Gördüklerin seni rahatsız etmiyor artık. Zafer tebessümü yüzünde belirdiğinde onlar da buna şahit olsun istiyorsun. Bir kere daha dipten yüzeye kulaç atarak vurgun yemeden çıkmayı başarabilirsin. Soyut düşüncelerin seni ele geçirmesine izin vermeden, somut varlıkların engellerinin üzerinden atlayarak ilerlemeyi yine başarabilirsin. Lütfen durma. Lütfen dönüp bakma. Lütfen aldırış etme. Her zaman yaptığın gibi sadece yolunda ilerle. Sadece ilerle. Zafer çığlıklarını birlikte atacağız unutma. Çok az kaldı.
Tanrılar Okulu’nun “Kurban Daima Suçludur” bölümü geldi
aklıma.
AIM=I AM yani amaç=ben
“Hiç kimsenin
kendinden büyük bir amacı olamaz. Sıradan bir insan küçük bir apartman
dairesine sahip olmayı düşlerken, bir başkası sahilde bir villa düşleyebilir
ama Versailles Saray’ını ancak bir kral düşleyebilir.” (D’anna, The School
For Gods: 165)
Bu söz seni de büyüledi değil mi? Tepe noktanı zirve olarak
hayal et. Başarabileceğine inan.
Dediğim gibi az kaldı.
Merak ediyorum da; daima düşünen zihnimiz en büyük emellerin
demirini şu anda düşleyerek atamaz mı?
Ne duruyorsun? Düşle ve inan.
Handegül AVCI
Soyut alemden soyutlanmanın, insanı getirip bırakacağı limanda onu bekleyen düşler ve hayaller, yeni bir soyut alemin anaforunun habercisi olabilir... Ne gam! Durum, zaten "İnsan, yek katre hunest vü hezar endişe" diye özetlenmiş asırlar önce...
YanıtlaSildeğerli yorumunuz için teşekkür ederim.
Sil