Jozefina-Kill This Love // 04.09.2022
NASILSINIZ?
Derin bir nefes al. Üç saniyede al, altı saniyede yavaş
yavaş ver. Gözlerini kapa. Dileğini geçir içinden. Elini kalbine koy ve
nefesinde dileğini hisset. Şimdi aç gözlerini. Olmuş bil ve şükret.
Ne değişti?
Aynı evrene bakmaya devam ediyorsun değil mi?
Peki hislerin, zihnin?
Aynı değil. Çünkü artık umudun var. Olmasını isterken çok
derin hissetmek gerekiyor ve olmuş bilip önüne bakıyorsun. Bu kadar.
Peki vazgeçmek, kurtulmak istemek neden bu kadar zor?
21 gün kuralları, zihin savaşları, düşünmeme teknikleri,
bilinçaltı temizlikleri, yok aile dizilimi bilmem ne… NEDEN?!
Kördüğüm olan ipi açıp gerip, üstünde yürümek gibi. Her an
düşecek hissi. Tamam diyorsun bu sefer oluyor, kurtuluş yakın, ışık, aydınlık
bir şeyler var belli. Koşuyorsun da oraya doğru. Ama yok olmuyor. Sonra dört
elle sarılıyorsun işine. Beynin, zihnin işle dolsun da hiçbir şey gelmesin
aklına. Çünkü gelecek olan her neyse acıtacak biliyorsun. Kaçıyorsun,
koşuyorsun aynı kayıp yolda. Sonuç: HİÇ.
Koca bir hiç.
Ama dönüp bakıyorsun kendine, muhteşem bir hayat, harika bir
kariyer yolu, müthiş bir özgeçmiş, kitaplar, en yeni ayakkabılar, sağlıklı
beslenme, nefes egzersizi, fit beden, seyahat planları…
Peki neden kaçıyorsun?
Daha ne olsun? Ne istiyorsun?
Aidiyet değil mi? Birine, bir yere?
Aranıyor olmak, merak edilen olmak, evet güçlüsün ama yine
de var mı bir ihtiyacın diye sorulmak… mutlaka iyisindir ama her şey yolunda mı
diye emin olunmak…
…
Eve sığamadım bu akşam. Yazım için havuz kenarına geçtim.
(böyle deyince de havalı oluyor) Bir iki yudum rose içtim. Ve gökyüzüne
baktığımda her günkü yıldızım oradaydı. Gözlerimi kapadım, dileğimi diledim.
Dalmışım. Bulutlar gelmiş bir sürü. Yağmur da gelecek belli. Birazdan yazımı
bitirip eve geçeceğim tekrar.
İyiyim…
Merak ediyorum da: siz nasılsınız?
HANDEGÜL
Yorumlar
Yorum Gönder