Ana içeriğe atla

Kayıtlar

KENDİNLE KAL...

 KENDİNLE KAL “Garip bir ruh hali. İçinizdeki hevesin öldürülmesi. Adım atacakken durmak. Dona kalmak. Başını ellerin arasına alıp etrafı görmeye çalışmak. Nabız hızlı atarken gözlerin dolmasına engel olamamak. Bir süre daha dona kalmak. Yaşadığını unutmak gibi. Ama oradasın… Hayallerin de hala seninle. Nefes al. Derin derin. Ve nefes ver. Geçmiyor değil mi? Kilitli kapı. Kilitleri açıp kapıyı aralayana kadar da geçmeyecek. Hevesin kırılacak, dünyan başına yıkılacak gibi olacak… Vazgeçecek misin? Sen hala senin için mükemmel olan yerdesin. Sen hala hedeflerine bakıp koşmaya devam edecek kişisin. Sen hala fark yaratacak olansın. Kimsenin görmediğini gören ve fark edensin. Kim ne derse desin fikirlerinle fark atacak olan da sensin. O yüzden vazgeçmeyeceksin. Negatif düşüncelere kendini teslim edersen içinde kaybolursun. Durumlar ve olaylardan kendini arındır. Ufacık bir aydınlanmadan yeni bir cevher oluşturacağın yerde kendinle kal.”   Stefano D’anna’n

ŞANS MI?

  ŞANS MI?   Richard Wiseman şöyle demiş: “İnsanlarla sohbet başlatırsanız çok kazançlı çıkabileceğinizi öğrendim. Kendi açımdan bunun şansımı fazlasıyla arttırdığını düşünüyorum.” İşiniz, ortamınız, yaşadığınız şehir, ülke değişebilir. Kültürünü, yapısını bilmediğiniz bir yerde bulunabilirsiniz. Belirsizlikleri anlamak, ortama alışmak ve insanları tanımak için sohbet edersiniz ya da sohbet açarsınız. Hiç düşündünüz mü bu iletişimin geleceğinizi şekillendirecek şansın ilk adımları olduğunu? Yıllar önce tanıştığım birçok kişiyle şu anımın temellerini attığımı biliyorum. Ama geri dönüp o yıllara gitsem belki aklımın ucundan geçmezdi bugünüm. O yüzden bugünümde tanıştığım, sohbet açtığım, muhabbet ettiğim her bir bireyin şansım olduğu kanaatindeyim. Peki şans aniden kapıyı çalar mı? Şansın durup dururken kapıyı çaldığına inanmıyorum. Düşünceleriniz, davranışlarınız, iletişiminiz ve sıkı çalışmanızla onu siz yaratırsınız. Büyük firmaları ve girişimcileri düşünün; onlar şans eseri

HAYAL ETTİĞİNİZ YERDE MİSİNİZ?

  HAYAL ETTİĞİNİZ YERDE MİSİNİZ?   “Düşle… Düşle… Sınırsızca, sonu olmadan düşle. Düş var olan en gerçek şeydir.” Stefano D’Anna’nın Tanrılar Okulu kitabından alıntıladığım bir söz… Defalarca okuyup her seferinde kendimi bulduğum bir eser. Hayalperest biri olarak düşlemekten asla vazgeçemiyorum. Sonu ve sınırı olmayan hayalleri yakalamak ve yaşamak gerçekten mümkün müdür? Her yeni güne uyandığımız bu dünyada bir amaç için yaşıyoruz. Herkesin olmak istediği bir yer ve hedefi var. Peki o hedefleri belirlerken içinde bulunduğunuz zaman diliminde olduğunuz konumdan memnun musunuz? Aslında her şey birbiriyle bağlantılıdır. Dün kurduğunuz hayal, emeklerinizin sonucunda bugün sizi olduğunuz yere getirir; yarınların yeni hedeflerini belirlemenizi sağlar. Hiçbir şey birdenbire olmaz ve başarıyı kendine ilke edinmiş kişiler için bu döngü böyle devam eder. Hayalleriniz vizyonunuzu genişletir. Yaptığınız iş sizi belirli kalıplara bağlı olmaya zorlasa da düşünmekten ve üretmekten vazg

PAZARLAMA ŞİRKETLE BİRLİKTE NEFES ALIR

  PAZARLAMA ŞİRKETLE BİRLİKTE NEFES ALIR   Birçok şirket pazarlamayı sadece satış ve pazarlama departmanında çalışan kişilerin görevi olduğu anlayışını benimsemektedir. Bu şirketler satış ve pazarlamayı birbirinden ayrı düşünemez. Ürünün benimsenmesi, satış teknikleri, satış stratejileri, pazarlama politikaları, ürünün müşteriye ulaşmasına kadar her aşamada satış ve pazarlama birlikte adım atar. Bu bakımdan pazarlama satışla büyük ölçüde örtüşmektedir. Pazarlama; tüketicileri araştırır, analiz eder, satın alım davranışlarını izler, satış teknikleri geliştirir, aynı zamanda şirketin iletişim ağında güncel ve akılda kalıcı paylaşımlarla tanıtımda da önemli rol oynar. Yani pazarlama şirketle birlikte nefes alır. Bazı şirketler ise pazarlamayı herkesin görevi olarak düşünmektedir. Harry Beckwith’in Görünmeyeni Satmak kitabından şöyle bir bilgi edinmiştim; Japon şirketlerinin yarısından çoğunda pazarlama departmanı bile yoktur. Çünkü onlar şirketteki herkesin pazarlamanın bir pa

ISO 500 VE BAŞARIYA ATILAN İMZALAR

  ISO 500 VE BAŞARIYA ATILAN İMZALAR   2020 yılında zorluklar peşimizi bırakmadı. Ülkece yaralar aldık. Ekonomide, finansta, eğitimde, sosyal yaşamda, sağlıkta güçlü adımlar atılmaya çalışılsa bile sürdürülebilirliği sağlamakta zorlandık. Üretim olursa bir şeyler yoluna girer fikri hepimizin aklına gelmiştir. Çünkü üretirsek güçleniriz. 2020 yılında hangi firmalar üretim yaptı, firmaların üretimden elde ettiği net kar ya da zarar ne oldu? İstanbul Sanayi Odası tüm bunların cevabını 2020 yılının ilk 500 firmasının performanslarını açıklayarak verdi. Peki ISO 500 nedir? İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı, Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun listesidir. ISO 500 ilk kez 1968 yılında “100 Büyük Firma” olarak açıklanmıştır. 1978 yılında 300, 1981 yılında ise 500 kuruluşa ulaşılmıştır. 1998 yılından itibaren Türkiye’nin 1000 Büyük Sanayi Kuruluşu’na ait veriler her yıl açıklanmaktadır. Bu veriler birçok akademik çalışmaya ışık olma niteliğindedir. Amacı; ülkedeki sanay
  TANIŞTIRAYIM, KAKTÜS..   19. yüzyılda İngiltere’de duyguların çiçeklerle ifade edildiği bir dönem olduğu söylenir. Bu döneme Victoria Dönemi denilmektedir. Benim çok sevdiğim ve tablolarımda çokça resmettiğim kaktüs çiçeğinin o dönemdeki anlamı *sürekliliktir. FOTOĞRAFTAKİ KAKTÜS: ANNEMİN HEDİYESİ *Dayanıklı, *Şartlar ne olursa olsun üretmeye devam eden, *Tehlikelere karşı kendini koruyan, *Her ortama uyum sağlayan, *Yeni şeyler denemekten korkmayan, *Büyüklük, *Erdem, tüm bunlar da kaktüsü tanımlamaktadır. Şöyle bir düşününce kaktüsle ne çok ortak özelliğim varmış diyorum 😊 Görüntüsünü ve rengini sevdiğim bu güzel çiçek meğer ne harika anlamlara hitap ediyormuş. Bir başkasının tavrı ne olursa olsun kendini bilerek gösterilen büyüklük en güzel duruş… Alçakgönüllülükten, ölçülülükten, iyi yüreklilikten, doğruluktan şaşmayarak erdemli kalabilmek en büyük yetkinlik… Hayat zor, koşullar değişken ama ne olursa olsun dayanıklı olmak en güçlü yönlerden biri… Sonuç olumsuz o

LAKİN BU KADARINI DA BEKLEMİYOR MUYDUK NE?

LAKİN BU KADARINI DA BEKLEMİYOR MUYDUK NE? Bir tweet bizi bir araya getirdi. Hepimizin dönüm noktası oldu. Kalemimizin gücünü fark etmemize sebep oldu. O tweetin sahibi Mahfi Eğilmez. Mahfi Hocam’ın twitter hesabındaki duyurusu üzerine ben ve benim gibi birçok arkadaşım Vergi Algı’ya cv’sini gönderdi. Günler sonra gelen mail üzerine bu yolda ilk adımlarımızı atmaya başladık. Nazmi Karyağdı hocamızla tanıştık. Onun sayesinde Dünya Gazetesi’nden kıymetli yazarlardan ekonomi gazeteciliği üzerine eğitimler aldık. Yazmak nedir, yazarlık nedir, haber yazısı nedir, ekonomi yazarlığı nedir, ekonomi gazeteciliği nedir… bu sorularımıza cevaplar aradık. Günler sonra 4 Aralık 2020’de “2020’li Yıllarda Vergi Reformuna Doğru” başlıklı ilk panelimizi gerçekleştirdik. Çok değerli hocalarımızın katılımıyla gerçekleşen yayının raportörlerinden biri olarak arkadaşlarımla birlikte ilk yazımızı kaleme aldık. Yazımız Hüseyin Gökçe tarafından derlenerek Dünya Gazetesi’nde yayınlandı. İlk çalışmamızda