NAZAR DEĞMEYECEKSE EĞER…
Okumaya başladığınız yazımı yazabilmek için o kadar zorladım
ki kendimi. Bir cümle kurmak bu kadar zor olmamalıydı. J
İlham olsun diye müzik listemi defalarca dinledim ve
yeniledim. Yeni okuma gözlüğü aldım. Mavi ekrana bakarken gözlüğün de etkisi
olmadı. Ama fark ettim ki içim kıpır kıpır iken kalemimin gücünü
hissedemiyorum. Sanırım duygularımı da hissedemiyorum.
Mutlu muyum? Huzurlu mu?
Aldığım her nefes bir rahatlamayla terk ediyor beni. Günün
her saati yoga matındaymışım gibi. Bunun adına huzur diyebiliriz. Uyanırken bile tebessüm ediyorum. Sabah 5:00’te
yeni güne başlayan ben, yataktan çıkan bedenimin hafif soğuk ürpertisine bile
‘iyi ki’ diyorum. Bunun adına da mutluluk
diyebiliriz.
Son zamanlarda anladım ki, siz doğruysanız, ne olursa olsun
doğru yola evriliyorsunuz. Yönünüzü kaybettiğinizi sandığınız nokta aslında
aydınlanan yere gideceğiniz ilk duraktı. Bu bir yolculuksa eğer bunu yolculuk
esnasında anlayamamış olabilirsiniz. Çünkü zorluklarla mücadele ederken
düşünmek güçtür. Nerede olduğunuzu bilemezsiniz. Ne duracağınız nokta bellidir
ne de gideceğiniz. Mücadele bittiğinde, nefes aldığınızı hissettiğinizde işte o
ilk nokta gelir aklınıza. Unutmayın kendinizi aşmak kadar büyük bir zafer
yoktur. Kendisiyle mücadelesini kazanmış herkes zafer çığlığını atsın lütfen.J
Daha önceki yazılarımdan birinde şöyle demiştim (okuduğum
kitapların da etkisinde kalarak): “içinizdeki
kıvılcımı cevhere dönüştürecek yere gidin.” Hepimiz bir cevhere
dönüşebiliriz. Yeter ki kıvılcımı doğru yerde alevlendirelim.
Fakat yine de merak etmeden duramıyorum; sonsuzluğu bile
mutlu hayal etmek tüm bu hislere daimilik kazandırır mı?
Yeni Eserim: Hande'nin Gülleri:) |
Handegül AVCI
Yorumlar
Yorum Gönder