SORU(N)LARLA KARŞINIZDAYIM
Ülkelerin en önemli sorunlarından
birisi hedefledikleri amaçlara ulaşamamaktır. Bu yüzden sürdürülebilirlik
sağlanamıyor. Işte bu sebeple de halk dengeli sosyo-ekonomik hayata sahip
olamıyor. Böylece bireylerin kendi içlerindeki bireysel yaşam mücadelesi büyüyüp
toplumsal bir soruna dönüşüyor.
Peki ya Türkiye?
Tek bir sorunumuz var
diyebilir miyiz? Şu da çözülse artık rahat bir nefes alacağız umudu doğabilir
mi içimize?
Inanın iç sesimin
verdiği cevaplara ben de kulaklarımı tıkamak istiyorum. Ama maalesef tüm
dünyayla birlikte çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bizim için bu zor dönemin tek
bir artısı var; biz ‘kötünün de kötüsünü’ yaşıyoruz. Birçok ülke 2020’yle
birlikte en dibi ya da dibe en yakını daha yeni yeni görüyorken biz zaten boy
veriyorduk.
Ve beklenen misafir
geldi..
2020 Mart ayında
korkulan oldu ve salgın Türkiye’nin de kapısını çaldı. Alınan önlemler sonucu
değiştirmedi. Ve en ürkütücü haliyle artarak büyümeye devam etti. Ancak salgın
sadece bulaş riskini değil ekonomik sorunları da arttırdı. Başta herkes için
değişik ve eğlenceli olmuştu belki evde oturup homeoffice hayatı yaşamak,
fırına ekmek sürüp, tablolara fırça darbeleri atmak.. fakat gün geçtikçe, ay
sonu faturalar gelmeye, maaşlarda kesinti ya da hiç yatırılmaması gibi durumlar
ortaya çıkınca insanlar gerçek salgının, virüsün ne demek olduğunu anladı. Ve
kimse evinde duramadı. Dışarıda da huzuru bulamadı. Salgın arttı. Dolar arttı.
Euro arttı. Altın arttı. Arttı ve arttı...
Canım Türk Lira’mız
değer kaybetmeye başladı. Ve kayıp devam etmekte. Kimse dur diyemiyor mu diye
kahroluyoruz.
Bunun
bir çözümü olmalı değil mi?
Ancak sorun da bu
işte. Gerçek *sorun bu işte. “Konu ne olursa olsun sürdürülebilir bir çözüm
olmaması.” Mahfi Eğilmez Hoca’mızın
bir yazısında da dediği gibi ‘alınan önlemler verilen kararlar bir ülkenin
kaderini belirler. Bizler aldığımız kararların ve risklerin kurbanı oluyoruz.’
Çünkü bu kararlar devamında başarıyı ve olumlu sonucu doğurmadığı için her
seferinde daha büyük darbeler alıyoruz. Işte bu yüzden sorunlarla baş edemiyor
ve her geçen gün daha kötüye giden bir kur’la ve ekonomik savaşla karşı karşıya
kalıyoruz. Bu ekonomik savaş beraberinde sosyal hayatta zorluk, politika da
güvensizlik doğuruyor.
Smart aksiyonlar almak işe yarar mı?
Şartlar iyiyken herkes
çok rahat başarıya ulaşabilir. Amaç kriz dönemini fırsata çevirebilmekte. Yani
rüzgarın yönünü değiştiremezsin ama yelkenini rüzgara göre ayarlayabilirsin. Satış-pazarlama
da bir hedefe ulaşmak için kendine bir nokta belirlersin. Sen A
noktasındasındır. Hedefin ise B noktasıdır. B ‘ye ulaşmak için öyle smart
aksiyonlar almalısın ki sonuç başarılı olsun.
Türkiye de ekonomi
başta olmak üzere yaşadığı sorunlara böyle bir aksiyon aldığında sonuç ne kadar
başarılı olur bilemem ama Stefano D’Anna
‘nın da dediği gibi “Hepsi bize bağlıdır.”
“Yoksulluğu da
düşleyebiliriz, zenginliği de düşleyebiliriz.
Cehennemi de
düşleyebiliriz, cenneti de düşleyebiliriz.
Ölümü de
düşleyebiliriz, sonsuz bir yaşamı da düşleyebiliriz.
Hepsi bize bağlıdır.”
NE YAPILMALI?
2020 yılında doğrudan
ya da dolaylı olarak karşılaştığımız sorunlar yılın son günlerinde dahi bizi
bırakmıyorken yapılması gereken; ‘2021 yılı için olan, olması gereken ve olması
gerekenin olmama sebepleri düşünülüp çözüm odaklı kararlar alarak sürdürebilir
bir büyümeyle yeni reformlar açığa çıkarmaktır.’
HANDEGÜL AVCI
👏👏👏
YanıtlaSilÇok güzel olmuş düşüncene ve eline sağlık.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim..
YanıtlaSil